18 Şubat 2011 Cuma

BAĞIRMAK 2

B A Ğ I R M A K
Konuşurken karşımızdaki kişiyi baskı altına almak için sesimizi yükseltmemiz bir çözüm yoluna ulaşmada en büyük engel olarak karşımıza çıkıyor. Zaten hiddetin de en büyük göstergesinin sesi yükseltmek olduğu hesaba katılacak olursa sözlerime hak verilecektir.

Bağırma eyleminin ilişkilere verdiği zarar yadsınamaz, daha da önemlisi bazen geri dönülemez noktalara kadar da devam edildiği görülür, hazır verip veriştirirken karşımızdaki kişiye.

Sözlerimizi, düşüncelerimizi akıl süzgecinden geçirdikten sonra sarfetmemiz yolundaki en büyük engeldir bağırmak. Yapısı gereği hızlıdır, öylesine söylenen bir söz bazen karşıdakinin kalbinde iyileşmeyecek yaralar açabilir.

Sesin ortamdan geçmediğini, şiddetin karşıdakinin önemseyeceği düzeyde olmadığını düşünmekten ileri gelir. Bağırmak, bir iki istisnası göz ardı edildiğinde, bağrını yırtmaktır önemsenmek için.

Kendi önemsizliğini karşıda olan herkesin, her olayın önemine yaymaya çalışma ve böylece rahatlama girişimidir.

Bencilcedir...

Öfkenizi dışarıya boşaltmanın, kendinizi rahatlatmanın, hatta bazen içinizdeki sıkıntı ya da üzüntüyü söküp atmanın en kolay yolu. Ama insanların kulaklarını tırmalamamak açısından bir odaya kapanıp yapmakta fayda vardır.

Kendisinden uzak kalmış olanlar çok bağırır.

En tatlı ses tonumuzu elalemlere verdiğimizden, en yakınımızdakilere kalan.

Çok bağıran bana az duyurur.

Üstelik kendi sesinden beni de duymaz olur.

Kalır tek başına.

Ses; duyulmuyor diye değil duyulsun diye yapılandır. Kendini, başkalarına farketirmektir.

Azarlamak eylemini gerçekleştirenlerin, olmazsa olmazıdır.

Karlı bir dağın tepesindeyseniz, çığ düşmesine sebep olabilir. Her yerde yapılmaması lazım.

İçinizden yükselenleri dışa vurmak ihtiyacı doğduğunda başvurulan en kolay yöntem... Evdeyseniz yastığa boğarsızın sesinizi. Sesinizin sonuna kadar yırtındıktan sonra da tatmin sağlanmadıysa açar ağzınızı beklersiniz...

Askerde hergün, ses tellerini yırtarcasına yapıldıktan sonra, sivil hayatta özlenebilen hareket.

Küfretmek ile süslendiğinde ruhu şööööyle bir meltem esintisi gibi serinleten şeydir.

İnsanların birbirine bağırmadığı bir dünya dileğiyle...

Siz siz olun, bağırmayan siz olun.

www.eksisozluk.com

17 Şubat 2011 Perşembe

BAĞIRMAK 1

BAĞIRMAK

Bağırmak hayatımızın çeşitli alanlarında karşımıza çıkan bir aksiyondur. İnsanoğlu şüphesiz içinde bulunduğu duruma göre tepki verir. Kimi zaman bir korkuyla, kimi zaman bir harekete karşılık olarak bu tepkiyi sergiler.

Bağırmak eyleminin bizde nasıl dönüşümleri oluyor ya da ne kazandırıp bize ne kaybettiriyor…

Yüksek sesle sesleniş sinirlenmek sonucunda sesi fazla yükseltmektir. Kimi zaman bir bakıma kişinin kontrolden çıkma noktasıdır bağırmak. Bireyin kendini ifade ediş çabasında sesle ilgili, yani modülasyon sürecinde son nokta…

Karşımızdakiler bizi anlamadığında istem dışı olarak sesimizi yükseltebilir hatta haykırırız. Çoğu zaman ise bunu kabullenmeyip “ne bağırması ya bağırmıyorum ki sadece söylüyorum” şeklinde sözler sarfederiz. Aslında ifade edemeyiş anında gayri ihtiyari yapılan bir harekettir bu. Konuyu anlattığımızda karşı taraf anlamamışsa eğer biz de o gün sinirliysek bu eylem gerçekleşir. Ya da birine bir konu anlatıyorsanız ve bu konu size çok basit geliyorsa ve o kişi de anlamamışsa yine bağırmak eylemimiz gerçekleşebilir. Burada bir an önce konuyu anlaşılır kılmak isteğimiz bulunur oysa her insanın algılama sürecinin aynı ölçülerde gerçekleşmeyeceğini akıldan çıkarmamak gerekir.

Kişilerin her biri aynı yöntemle anlayamayabilirler bağırmak o zaman kişiye baskı yapar, konsantrasyon bozar hatta gerginlik yaratır ve ters tepki olarak olumsuz sonuçla karşımıza çıkar. Böylesi durumlarda başarısızlık kaçınılmaz olur ve anlatamadığımıza üzülürüz, olaya yaklaşımımızın önemi büyüktür burada…

Anlatırken ya da kendimizi ifade ederken o anki psikolojik durumun da önemi vardır. Bizler biliyorsak da karşımızdakinin bilmesine gerek yoktur.

Acelecilikte vardır. Sorulduğunda burada ne oluyor diye anlatmak istememe hali de vardır.

Bağırmak öfkenizi dışarıya boşaltmanın, kendinizi rahatlatmanın hatta bazen içinizdeki sıkıntı veya üzüntüyü söküp atmanın en kolay yoludur ama insanların kulaklarını tırmalamamak açısından bir odaya kapanıp yapmakta fayda vardır! Bencillikten uzak durmuş oluruz odaya gittiğimizde ve ortamdan uzaklaşırız ve düşünürüz.

Neden bunlar oluyor diye kendi kendimize sorarız. Bu durum bir bakıma olayları gözden geçirmektir.
Harcadığımız çaba, nasıl oldu neden oldu şeklindedir. Sonraki kendimi tutamadım sıkıntı, gerginlik oluyor işte ne yapacaksın özür dilerim veya kusura bakma böyle olmasını istemezdim şeklinde bir tezahürdür.

Öfkelenmek bazen çaresizliktir ama çaresiz olmayalım da… Olaylara bakışta “elden ne gelircilik” anlayışını bırakıp gücümüz yettiğince sabırla ve anlayışla hayatımıza devam edelim. Hele böylesi zor zamanlarda mücadele bunu gerektiriyorsa…
Kendisinden uzak kalmış olanlar çok bağırır…

Böyle durumlarda ise senin olduğunun farkındayım mesajı vardır “seni gördüm, sen de beni gördün” ün bir göstergesidir bu da... Selamı ulaştırabilme çabasıdır. Ses duyulmuyor diye değil duyulsun diye yapılandır, kendini başkalarına farkettirmedir.

Azarlamak eylemini gerçekleştirenlerin, olmazsa olmazıdır bu. Hata yapıldığında ortaya çıkar amaç hatanın yapılmamasını sağlamaktır. Halbuki ters teper azarlanan kişi o kişiye kızar eğer gayretli ise “sanki bir suçlu ben miyim” diye karşılık alır.

Kişinin üzülmesine neden olur hatta o kadar kişi içinde küçük düşürüldüğünü düşünür karşıdaki kişi. Kızar hatta ortamdan ayrılmayı dahi düşünür. Bu durum tartışmalara dahi yol açar. Oysa böyle durumda da yapılması gereken o kişiyi kazanmaktır. En önemlisi samimiyetten şüphe etmemektir. Hata varsa birebir konuşmadır.

Askerde her gün ses tellerini yırtarcasına yaptıktan sonra sivil hayatda özlenebilen eylem biçimi…

Ayrıca kuvvetli motivasyon aracımız…
Bir bakıma beyin yıkama fonksiyonu görerek konsantrasyon sağlamaktadır. Söylenen sözler kısadır hareketle uyumludur, bağırılarak beyine işlenmesi sağlanmaktadır. Dikkat çekme unsuru vardır.

Ya da bir karlı bir dağın zirvesinde bulunuyorsanız bu eyleminizle bir çığ düşmesine sebep olabilirsiniz. Yani her yerde ve her durumda yapılmaması gerek! Çünkü bağırmak burada basınca neden olduğundan kardan koca bir kütlenin altında bırakabilir bizi. Birilerini canından bezdirebilirsiniz bu yükün ağırlığı altında. Canından edebilirsiniz.

İnsanların birbirine bağırmadığı bir dünya dileğiyle...

Siz siz olun, bağırmayan siz olun.


Özgür Karakaya
www.guncelegitim.com