19 Şubat 2012 Pazar

ETİKET İSTEMEYEN YALNIZ KADINLAR

ETİKET İSTEMEYEN YALNIZ KADINLAR

Aslında o kadar çoklar ki... Kesinlikle yalnızlıktan hoşlanmayan, paylaşmayı bilen, son derece hoş ve bakımlı kadınlar. Düzgün eğitimleri ve gelişimleri olan, iş hayatında erkeklerden çok daha başarılı. Genellikle yaşantılarında erken yapılmış bir evlilik ya var ya da yok. Eğer varsa da eşleri ile birlikte çıktıkları yolda kocalarının ciddi şekilde geri kaldığını görerek veya özgürlüklerine getirilen manasız kısıtlamalar sebebiyle boşanıp yollarına tek başlarına devam ediyorlar. Düzenli evleri, ev yaşamları, arkadaşlıkları, dengeleri ve etrafta uyandırdıkları saygınlıkları var. Okumayı, kültürel ve sanatsal faaliyetleri takip etmeyi seviyorlar. Bilerek ya da bilmeden kendilerini geliştirirken sınırlar oluşturmayı ve kendilerini korumayı da gayet iyi beceriyorlar. Bulundukları ortamlarda çok hoş arkadaşlıklar kurabiliyor, bunları ömür boyu zedelenmeden götürebilme marifetini de gösteriyorlar. Kurdukları her türlü ilişki uzun soluklu ve nitelikli. Duygusal ilişkilere de uzak değiller, beraberlikleri başladığında ellerinden geleni yapıyorlar ama anlaşılmaz kaprisler ya da istekler ile karşılaştıklarında şaşırıyorlar. Sonra da yalnız kalıyorlar. Çünkü yalnız kadın, erkeğe çok bilmiş görünüyor, öfke yaratıyor. İllişkilerde nörotik yaklaşım kadına has bilinirken, erkekte tuhaf naz-niyaz davranışları, garip istekler, evgilisini sahiplenmeme, onun donanımını küçümseyip yaptığı "biber dolmasını" eleştirme, kendine rakip görme, ondan öğrendikleri hoşuna gitse de bundan rahatsızlık duyma, aynı evi paylaşmaktan kaçış, küçümseme gibi davranışlar sergiliyor. Oysa çağdaş ilişkilerde biz değil miyiz, "Kadın beni sadece ben olduğum için sevsin" diyen! Oysa bu kadınlar tam da istedikleri gibi. Erkekten etiket istemeyip, onu o olduğu için sevenler... Kadın olduklarının unutulması haklı olarak çok ağır geliyor. Sanki kendine yetiyor olması, onu sevdiği için her şeyine katlanması, sevdiğinden maddi taleplerinin olmaması adeta olumsuz özellikleri haline gelmiş durumda. Haklı olarak, kullanılmak istemiyorlar, acaba bu mu erkeği rahatsız eden? Terapilerde edindiğimiz tecrübeler enteresan; erkek kendini savunmuyor, yaşadıklarının kendisini mutlu etmekle beraber zorladığını ifade ediyor. İlişkinin başlangıcından beri çok değiştiğini ve kendisini çok değerli gördüğünü bunu da sevgilisine borçlu olduğunu dürüstçe itiraf ediyor. Birlikteliklerden beklentileri sorulduğunda saydıklarının hepsi ilişkisi içinde zaten karşılanmış oluyor. Kadın için durum daha farklı. İlişkinin kurtulması adına her türlü öneriye açık. Dürüstlük, samimiyet ve gerçek ilgi istiyor, ama bu ilginin asla erkeğin sosyal yaşantısını etkiler halde yapış yapış sunulmasını istemiyor. Sonuçta yalnız kalıyor...

Doç. Dr. Özkan PEKTAŞ

İnternet ortamından alıntı

Hiç yorum yok: