19 Şubat 2015 Perşembe

ÖZGECAN İÇİN…


ÖZGECAN İÇİN…

Bir kişi suç işlerken cezası müebbetmiş, idammış, bir iki yıl yatar çıkarım diye düşünerek işlemez. Yapılan eylem planlı ya da plansız, yakalanmayı ya da yakalanmamayı, toplum ya da kanun önünde cezalandırılacağını, hüküm giyeceğini düşünerek de eyleme geçmez. O an o kişi için içinde bulunduğu durum her ne ise onu yapmaktır. İşlenen suç karşısında ceza caydırıcı olamaz diye düşünmekteyim.
Yapılan eylemin sonucu düşünülse kanunlardaki cezalardan önce, toplumun yargılamalarından önce kişi kendi vicdanı ile yüzleşir, hesaplaşır... (Ayrıca vicdan o an için söz konusu olsa zaten o eylemde bulunmaz.)
İnsana en büyük cezayı yine kendi vicdanı verir. Vicdan kadar din ve inanç eyleme geçmeden önce ilk yüzleşilmesi gereken olsa da, en ön planlarda inanç öne geçse de işlenen  suç karşısında bir işe yaramamakta, ne yazık ki sadece affedilmek adına, tövbe etmek adına akla gelen olmaktadır.
Her şeyin başı eğitim diyorum. Eğitilmiş bir insan yanlıştan, suçtan, şiddetten, aklınıza gelen olumsuzluk her ne ise kaçınır. Eğitimli insanın akıl sağlığı yerindeyse, cinsel sapkınlığı yoksa kimseye zarar vermez. Eylemi yapan kadın ya da erkek hangi cinsten olursa olsun, nefsi müdafaa dışındaki durumlar hariç şiddete baş vurmaz, kimseye zarar vermez, canileşmez.
Kişinin ailede alacağı eğitim yeterli gelmezse, ya da aileden eğitim alamazsa okul onu biçimlendirir. Toplumda az çok bu eğitimin bir parçasıdır. İçinde yaşadığımız toplumda yer edinebilmek için genel geçerli kurallara, ahlak kurallarına ister istemez uymak zorundadır. Kişi kendini de eğitebilir, yeter ki o bilince sahip olsun.
Bir erkeğin bir kadın üzerinde üstünlük sağlaması nedendir? Erkek, ilkel olan içgüdüsel duygularından kurtulmadığı sürece, üstünlük duygusu, kaba kuvveti, sahiplenme duygusu, kadına karşı davranışlarındaki olumsuzlukları ortadan kaldırılamaz.
Bir erkeğin bir kadına şiddet uygulaması, korkutması, sindirmesi, maddi manevi olarak ezmesi, küçük görmesi belki de nefsin köreltilmediğinin nedenidir. Belki de erkeklerde olan cinselliğin bu kadar dışa yansıtılmasının, önlenemez oluşunun asıl nedeni nefse engel olamamaktır. (Nefsi burada arzular ve kötü istekler olarak düşünüyorum.) Belki de en iyi eğitim nefse hâkim olmaktır, nefsin eğitilmesidir.
Kadını, İslam dininde, toplum, aile, eş ya da kardeş olarak zayıf ve ikinci sınıf insan olarak görmekle bunu baştan kabul etmiş oluruz. Kadın ya da erkek ayırt etmeden her iki cinsi de insan olarak eşitlediğimizde, kadının erkekten tek farkı kas gücü olarak farklılığını kabul ederek, ne şiddete, ne ölümlere ne de korumaya gerek kalmadan yaşanan tüm olumsuzlukları ortadan kaldırabiliriz.
Ne yazık ki, bunun bizim toplumda olabileceğine üzülerek inanmadığımı belirtmek isterim.

YENER BALTA, 17 Şubat 2015

Hiç yorum yok: