FISIR FISIR FISILTI
Annem işaret parmağını dudağına götürerek “sus” dedi yavaşça… Ne diyeceksen “kulağıma fısılda!”
Yarın babamın doğum günü. Ona sürpriz yapacağız.
Babam için en güzel armağan bahçedeki çiçeklerine yenilerini eklemekti.
“Bahar geldi!” dedi, annem. Çok komik. Bahar teyze sandım. Demek istediği mevsimlerden baharmış. Buna çok güldüm…
“Mart ayındayız” dedi annem. Baharın ilk ayıdır Mart. Sonra Nisan, sonra Mayıs…
Doğa canlanır. Çiçekler açar. Kelebekler uçar. Ağaçlar yeşillenir. Kuşlar cıvıldaşır…
“Sonra da sevdiğim yaz”… diye annemin sözünü kestim.
“Yaz!…Yok yok, yazmayı çoktan öğrendim ben… Sonra sonbahar, ardından kış.” Deyince gülümsedi annem.
Annemle çiçekçiye gittik. Bahçenin her yeri yemyeşildi. Rengarenk çiçekler, çeşit çeşitti. Kırmızı gülü eğilip kokladım. Vızzzt sesiyle, aniden uzaklaştım gülden. Annemin gül yanakları kızardı birden,
“Arıdan ucuz kurtuldun” dedi gül kokulu nefesiyle. İğnesi tehlikeliydi. Sokabilirdi burnumu.
Nergislerin, sümbüllerin, zambakların, lalelerin olduğu yerde, “soğanlı bahçe çiçekleri” tabelası vardı.
Bahçede bakınırken birden kulağıma fısıltılar geldi. Sağıma baktım, soluma baktım, kimseler yoktu. Peki nereden geliyordu bu fısıltılar?
Bir sepet dolusu rengarenk çiçek soğanları, fileli ambalajlarda duruyordu. Eğildim, sessizce dinledim. Sesleri seçebiliyordum.
Lale soğanı heyecanlı,
“Lütfen beni alın, beni alın” diye tekrarlıyordu. Frezya soğanları, lale soğanlarından daha da ufaktı.
Frezya soğanı,
“Bir an önce bu filelerden kurtulmalıyız.”
“Burada olmaktan çok sıkıldım.”
Sümbül soğanı,
“Bu ipler beni sıkıyor, bir an önce toprakla buluşmak istiyorum” dedi.
“Güneşte doya doya ısınmak,”
“Kökümü toprağa salmak…” dedi başka bir ses.
“Rengarenk çiçeklerimi açmak,”
“Kokumu yaymak istiyorum” dedi bir diğeri…
Zambak soğanı,
“Ben de dayanacak güç kalmadı. Bu karanlık ve nemli yerde olmaktan çok sıkıldım. Baksanıza filizlendim tepemden. Toprakla buluşmaz, suya ulaşmazsam, burada kuruyup gideceğim. Bir sonraki baharı bekleyemem! Ne de olsa yılda bir kez çiçek açıyorum” dedi.
Hep bir ağızdan,
“Lütfen bizi de alın!” diye seslerini yükselttiler.
Anneme sepeti göstererek,
“Her çiçek soğanından bir paket alalım mı?” diye sordum.
Annem,
“Seç bakalım.” dedi gülümseyerek.
Sevinçlerini görmeliydiniz. Neşe içindeydiler…
Yener Balta
Bir tarihte,
5 Eylül 2024 olsun tarihi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder