'Önce yalnızlığınızı kabullenin, sonra aşkı yaşamak kolay'
Alain de Botton:
Birbirine ölesiye âşık olanlar nasıl oluyor da iki aya
kalmadan kanlı bıçaklı iki düşmana dönüşüyor? Hayatta herkesin bir ruh eşi var
mı? Yalnızlık nasıl paylaşılır? Evlilik yeminleri neden baştan yazılmalı?
Modern ilişkilere, aşklara dair kafadaki tüm soruları bu kez bir aşk romanı
yazan ‘modern filozof’ Alain de Botton’a sorduk, yeni kitabı ‘Aşk Dersleri’nden
yola çıkarak yeni nesil ilişkileri konuştuk.
Ali Tufan KOÇ 07 Ekim 2016 -
Alain de Botton: 'Önce yalnızlığınızı kabullenin, sonra aşkı
yaşamak kolay'
Yanlış insanla evlenmek, romanınızın ana damar konularından.
Bir yandan da son araştırmalar, boşanma sayılarının katlanarak arttığını
gösteriyor. Neden boşanmak, evlenmekten daha popüler oldu?
- Etrafına bir bak, herkes birlikte olmak isteyeceği kişiyi
tanımlarken ‘nazik’, ‘eğlenceli’, ‘maceraya açık’, ‘etkileyici’ gibi laflar
sayar. Bunları arzulamakta bir sakınca yok. Fakat mutluluğu yakalamak için
biraz gerçekdışı niyetler bunlar. Modern insan hiç olmadığı kadar defolu. Bu
yüzyılda, modern hayatın içinde yaşıyorsan nevrotik ve dengesiz olmaman mucize.
Herkes az biraz deli, herkes belli bir seviyede ruh hastası.
Daha sağlıklı bir ilişkinin temelleri nasıl atılır?
- Birbirinizi tanıma evresinde “En sevmediğim özelliğim
mükemmeliyetçi olmam” gibi cümleler kurmaktan vazgeçin. Huysuz, deli, ruh
hastası taraflarınızı aylarca halının altına süpürüp saklamanın faydası yok. O
halı, elbet bir gün havalanacak. Birbirinizi tanıma faslında, arıza taraflarınızı olabildiği kadar
karşılıklı dökmeye bakın. İyi gelecek.
AŞK İÇİN EVLENEN KALMADI
Alain de Botton: 'Önce yalnızlığınızı kabullenin, sonra aşkı
yaşamak kolay'
Günümüzde romantik ilişkilerin, evliliklerin geçmişte
kaldığına dair bir kanı var. Sizce de mutlu evlilik dönemi bitti mi?
- Evliliği, geri kafalı bir müessese olarak düşünmek kulağa
çok cazip geliyor tabii. İnsan sevdiğiyle birlikte mutlu mutlu yaşayıp giderken
neden bunu ele güne karşı tescil etme ihtiyacı hissetsin? Hayattaki tüm
yakınlarını bir odada toplayıp “Bakın, ne kadar sevdiğime siz şahitsiniz” demek
kadar saçma bir şey olabilir mi? Dünyada her beş kişiden dördü yapması gereken
bir şey olduğu için evleniyor. Düzen böyle işliyor. Tanrı bizden bunu istiyor.
Evliliğe artık inanmıyor musunuz?
- ‘Evlilik’ten ne kastettiğimize bağlı... Günümüz
evliliklerinin çoğu dayatma ürünü. Ya da başka başka sebeplerin sonucu:
Anne-babanı memnun etmek, rahata ermek, sosyal baskıdan kurtulmak, çocuk sahibi
olmak diye uzar gider liste. Âşık olmak, maalesef sıralamanın en altında. Sırf
aşk için evlenen kalmadı ki evliliğe olan inancımız kalsın.
Alain de Botton: 'Önce yalnızlığınızı kabullenin, sonra aşkı
yaşamak kolay'
Bir yandan bir anda âşık olmak sanki hiç olmadığı kadar
kolay. Fakat günümüzde bir ilişki yürütebilmek aynı derecede zor. Neden?
- Modern aşk fikri,
birini sevmekten çok birine hayranlık duymakla güçlü bir şekilde ilintili.
Birinin zihnine ve/veya fiziğine hayranlık duymakla başlar aşk. Karşımızdakini
her geçen gün daha zeki, cesur ve güzel bulmaya başlarız. İnsan doğası bu;
hayatı boyunca sürekli hayranlık duyacak, yörüngesinde dolanacak bir ışık arar
durur. Aslında insana değil, ‘âşık olma’ haline âşık olur dururuz.
Âşk sandığımız şey aşk değil o zaman.
- Alakası yok. Ancak kendinden vazgeçebilince başlar aşk.
Modern hayatta başkasının mutluluğunu, kendi mutluluğundan önce düşünebilir
misin? Geçmiş yüzyıllarda bu çok mümkündü. İnsan hayatının kapladığı alan
sınırlı, dünyası daha küçüktü. Hayattaki seçeneklerinin sonsuz olduğu bir
düzende, kendinden vazgeçebilmek hiç de kolay değil.
HEPİMİZ YALNIZ ÖLMEK ZORUNDAYIZ
Alain de Botton: 'Önce yalnızlığınızı kabullenin, sonra aşkı
yaşamak kolay'
‘Ruh eşi’ne inanır mısınız? Herkesin bir ruh eşi var mıdır?
- Yok, asla olamaz. Hayatta bizi gerçekten anlayan birinin
olması teknik olarak mümkün değil.
Neden?
- Sevgilinizle istediğiniz kadar aynı görüşe, zevklere,
ilkelere sahip olun; şiddetli ölçüde bir uyumsuzluk her zaman baş gösterir.
Sebebi basit: Dünyaya farklı zamanlarda gelmişsiniz, başka ailelerin
ürünüsünüz, deneyimleriniz farklı. Bir manzaraya karşı aynı şeyi düşünmek
mümkün değil. Mavi gökyüzüne karşı biri yanındakinden son derece romantik ve
büyüleyici cümleler duymayı beklerken, öteki belki de bu kareyi azap verici
derece banal buluyor. Hayatımızdaki insan bizi bir noktaya kadar anlayabilir,
gerisi hep yalnızlık. İstediğimiz kadar evlenelim, âşık olalım, biriyle aynı
evi, hayatı paylaşalım; bu, günün sonunda yalnız olduğumuz ve yalnız öleceğimiz
gerçeğini değiştirmiyor. Hepimiz yalnız ölmek zorundayız. Doğa böyle işliyor.
Tuhaf bir ikilem yok mu bu durumda?
- Şu hayatta yaşayacağımız en utanç verici yüzleşme de bu
zaten: Yalnızlığı kabullenmek. Gerisi kolay. Bununla barışmadan başlayacağınız
her ilişki sakat doğar, sancılı geçer, saf mutluluk getirmez.
Alain de Botton: 'Önce yalnızlığınızı kabullenin, sonra aşkı
yaşamak kolay'
Bir yandan yaşı ilerleyen her bekâr insan, “Yalnız
yaşlanacağım” korkusuyla ilişki peşinde.
- Yapılan en büyük hata da bu zaten. İnsanların çoğu
gerçekten âşık olduğu için değil, yalnız kalmak istemediği için bir ilişkiye
başlıyor, hatta evleniyor.
Mutlu bir hayat, sağlıklı bir ilişki için önce
yalnızlığımızı kabullenmemiz gerekiyor yani...
- Kesinlikle. Hayatı
boyunca aslında yalnız olduğunu, idrak eden, hayatı daha hafif, daha sorunsuz
yaşar. Rahatlar bir kere. Daha yaratıcı olur. Şarkılar söyler, şiirler yazar,
kitaplar üretir. Bambaşka bir mertebede yaşar, üretir. O seviyeye anacak kendi kendine
yetebildiğini fark eden insan erişebilir.
Yalnızlığına alışan biri ilişkiden, evlilikten hepten
uzaklaşmaz mı?
- Tam aksine, asıl kendi kendine yetebilen bir insan
sağlıklı, mutlu bir ilişki kurabilir, bir başkasını gönülden sevebilir.
Başkasının düşündüklerini tekrar edip durmaz, kendine ait bir görüşü vardır
çünkü. Daha dikkatli dinler, kendini dinlemekten antrenmanlıdır çünkü.
VÜCUT EVRİMİNİ TAMAMLASA DA KAFA DEĞİŞMİYOR!
Alain de Botton: 'Önce yalnızlığınızı kabullenin, sonra aşkı
yaşamak kolay'
Tamam, ruh eşi yok. Peki ya ‘ideal eş’?
- İşte, orada tamamen şans devreye giriyor. Dünya üzerindeki
7 küsur milyar insan arasında elbet sizi en iyi anlayacak, ruhunuzu
tamamlayacak bir avuç insan var. Kim bunlar, neredeler, en ufak fikrimiz yok.
Belki az önce sokakta yürürken yanımızdan geçti gitti, belki iki hafta önce
Sydney’de hayatını kaybetti, kim bilir... ‘Big Data’, hepimizi kodlayıp
etiketleyerek dev bir bilgi havuzuna atmadan kiminle nasıl kusursuz bir uyum
sağlayacağımız bilinemez.
Etrafına, yakınlarına son derece anlayışlı ve yumuşak olan
biri, neden sevgilisine dünyayı dar etsin?
- Çocuklarla kurduğumuz ilişkiyi düşün... Ufak yaştakilere
karşı sonsuz bir toleransımız vardır. İster durduk yere çığlık atsınlar, ister
elindeki oyuncağı garip bir şekilde yerden yere vurmaya başlasınlar; ‘çocuk’
der geçeriz, huysuzluğunu uykusuz olmalarına ya da acıkmalarına veririz. Oysa
bir de yetişkinlerin ilişkilerdeki davranışlarına bak... Eşiniz, annenizin
doğum günü partisine işi yüzünden geç kaldıysa gününüzü mahvetmek istiyordur.
Eve gelirken diş macunu almasını birkaç kez hatırlatmasına rağmen unuttuysa
kesin yapmak istemediğiniz bir şeyin öcünü alıyordur. Kulağa başta garip gelse
de bilimin de kanıtladığı bir gerçek var: Yaşımız kaç olursa olsun, hepimiz, az
biraz çocuk kalıyoruz. Dışardan koca yetişkin bireyler olarak gözükebiliriz.
Vücut, fiziksel değişimini, evresini tamamlasa da kafa değişmiyor.
BOŞANMAK DA EVLİLİK KADAR KUTLAMAYA DEĞER OLMALI
Alain de Botton: 'Önce yalnızlığınızı kabullenin, sonra aşkı
yaşamak kolay'
Bir müessese olarak evlilik nasıl kurtulur?
- Ancak ve ancak evlilik öncesi söylenen yemin metnini
yırtıp baştan, yeniden yazarak...
Eşini, sağlıkta hastalıkta, iyilikte kötülükte yalnız
bırakmayacağına ve hep yanında olacağına dair yemin etmenin, söz vermenin
neresi yanlış?
- Yanlış değil, gerçeklikten uzak. Fazla optimistik, aşırı
iyimser. Maalesef hayat her zaman aynı iyimserlikte ilerlemiyor. “Evet” demeden
önce sarf etttiğimiz büyük laflar, farkında olmadan bizde ağırlık yapıyor. Bu
yüzden, sözünü yerine getirmediğinde yenilmiş hissediyorsun, boşanma eşiğine
geldiğinde insan karşısına çıkamayacak kadar utanç içinde buluyorsun kendini.
Oysa boşanmak da evlilik kadar kutsal ve kutlamaya değer olmalı. Evlilik öncesi
verilen yeminler yüzünden boşanmak bir insanın başına gelip gelebilecek en kötü
şeymiş gibi gözüküyor.
Nasıl olmalı ideal evlilik yemini?
- Çoğu zaman kavga edeceğiz, mutsuz olacağız, acı çekeceğiz,
bu deliliği yaptığımız için pişman olacağız. Seks hayatımızın yavaş yavaş
ölmesine tanıklık etmeyi de kabul
ediyor, ilk gün heyecanının kaybolacağına baştan razı oluyorum. Yıllar sonra,
evlenmenin hayatta aldığımız en kötü karar olduğunu fark ettiğimde
paniklemeyeceğimi kabul ediyorum. Amin.
DERİN SOHBET HER ZAMAN İYİ SEKSİ DÖVER
Sizden bir felsefe yazarı, aşk düşünürü gözüyle birkaç ‘ilk
buluşma’ tavsiyesi vermenizi istesem..
- Karşınızdaki kişiyi bir an önce soymayı değil uzun ve
güzel sohbet etmeyi hayal edin. Burnu, gözleri ne kadar ilgi çekici olursa
olsun bir süreden sonra gözünüz alışacak, sıradan gelecek. Birbirinizi,
saatlerce sıkılmadan konuşacak kadar enteresan bulmuyorsanız, o ilişkiden hayır
gelmez. Çoğumuz farkında değiliz ama günün sonunda derin ve ilginç bir sohbet,
her zaman iyi seksi döver. Tercihimiz, başta seks gibi gözükür. Ama asıl
kazanan, sohbeti güzel olan olur.
Alain de Botton , aşk dersleri , modern filozof
Yayınlanma Tarihi : 07 Ekim 2016