17 Ekim 2016 Pazartesi

ADETTENDİR!

ADETTENDİR!
Bir pazar sabahıydı. Oda kalabalıktı. Annem, babam ve üç ablamın dışında genellikle hafta sonları bizde kalan halam ve iki kuzenim de vardı. Hepimiz aynı odadaydık.
Üzerimde annemin diktiği pembe küçük çiçekli pazen geceliğim vardı. Tekli koltukta otururken kalktığımı hatırlıyorum. (Zaten başka koltuğumuz da yoktu. Akşamları babamın oturduğu koltuk, o olmadığında bizlerin oturduğu...) Bunu gerçekten çok net hatırlıyorum! Koltuk odanın pencere kenarındaydı. Odanın kapısı ise tam karşı tarafta... Ben odadan çıkmak için kalkmıştım. Kapıya doğru geldiğimde annem de benim hemen arkamdan kalkıp bir hışımla geceliğimin arkasını eline dolayıp benimle birlikte odadan çıkmıştı. Anlam verememiştim bu davranışına annemin, ama tepkimi vermiştim eteğimi çekerek aynı hışımla...
Bu anın ikincisi olarak aklımda kalan; banyo, mutfak ve tuvaletin olduğu kısmı bölen kapının arkasına beklememi söylemişti. Mutfakta alelacele bir şeyler yapmış, elinde kirece benzer bir bardak sıvı karışımını bir büyücü edasıyla “al iç şunu” deyip bana vermişti. İçerken zorlanmıştım. Yavan bir şeydi. Nedir bu diyebilmiş miydim? Niçin bunu içtiğimi sormuş muydum? Neler oluyor demiş miydim? Bilemiyorum, o kadarını hatırlamıyorum. Ben o kireç tadındaki iğrenç karışımı içerken, “aklı başına” deyip, hem de üç kez tekrarlamış,  bir yandan da başıma vurup durmuştu.
Sanırım adettendi!...
Aklım başımda mı değildi? Yoksa aklım kanayınca mı başıma gelecekti? Döllenmeyen ilk yumurtanın kan olarak dışarı atılmasıyla, benim aklımın başıma gelmesindeki bağı kuramamış olmalıyım!
Annemin bu yaptığı davranış karşısında şaşırmış, hatta bildiğim bir şeyi ilk kez olurken annemin davranışından korkmuş olmalıyım ki ağladığımı da hatırlıyorum.
Annem eski beyaz bir çarşafı yırtarak parçalara ayırmış, ince uzun bir parmak kalınlığında katlamış çamaşırımın arasına koymamı söylemişti. Bir de sedirin altında, portakal sandığında (o portakal sandığı benim gardolabımdı) bana ait giysilerden üzerimi değiştirmem için kıyafet getirmişti. Geceliğimin arkasına baktığımda küçük, yuvarlak, kan lekesi vardı. İlk adet kanamamın lekesiydi bu...
Büyümüş müydüm? Kadın mı olmuştum? Üremenin başı sayılan 13’lü yaşlarındaydım, bu bilinen ve beklenen bir şeydi. Bu kadınlara özel durumu ablalarımdan dolayı biliyordum zaten.

O günü hareketsiz geçirdiğimi hatırlıyorum. Sık sık da tuvalete gittiğimi...

2 EKİM 2016

YENER BALTA

Hiç yorum yok: