YOLA DÜŞEN YAZILAR
Bu gün postacıdan bir zarf
aldım. Gönderen ve alıcı kısmındaki adres siyah mürekkepli dolma kalemle,
kuyruklu el yazısı ile yazılmıştı. Klasik zarfın üzerinde çok güzel duruyordu.
Pul yerine damgası, taahhütlü olmasından dolayı uzun bir barkodu olsa da...
Teknoloji eskiyi özel kılıyor.
Bir önceki gelişiyle postacı
beni bildiğinden kimlik istememişti. İmzalayıp teşekkür ettim. Elime aldığımda
duygulandım. Bu babamın arkadaşlarından gelecek olan bir yazıydı. Zarfı masaya
bırakıp uzunca seyrettim. Babam yaş grubunun bazıları henüz teknoloji ile
buluşmamış olduklarından kendi el yazılarıyla babam için, babamın gidişinin
ardından söylenenleri kitapta birleştireceğimiz için düşüncelerini bir bir
yolluyorlardı.
Altı ay gibi bir süredir, bu iş
ile yoğun bir şekilde ilgileniyorum. İlk olarak bende ekli olan telefon
numaralarına mesaj yolladım. Telefonu olmayıp mail adresi olanlara da ayrıca yollayarak
şöyle duyurdum; “Merhaba, Babam Av. Hayri Balta için, ardından yazılanları bir
kitapta toplamayı düşündük. İlk gidişinin ardından yazılanları bir araya
getirdik. Eğer sizler de bir şeyler yazmak isterseniz, oluşturacağımız kitapta
yayınlayacağız. Yazmış olanlar için teşekkür eder, yazacak olanlara adresim... Şimdiden
teşekkür ederim.” diye yazmıştım.
İlk mesajı yollar yollamaz
arayıp konuşanlar oldu, memnuniyetle yazacaklarını bildirip, bunun için ne
kadar sürelerinin olduğunu sordular. Kimisi yazsını yollayıp teşekkür etti.
Kimisi iyi bir şey yaptığımızı vurgulayarak taktir etti. Kimi mesajı almamış
gibi sessiz kaldı. Ne aradı, ne yazdı, ne sordu... Benim iletmeyip, iletmiş
olduklarımdan duyarak yazmak istemiş olanlar da yollamışlardı, aramadan
sormadan... Kimisi duyurmadığım kişilere bizzat benim duyurmamı isteyip kasıt
olup olmadığı sorguladı. (O kişi de dikkate alıp yazmak bir yana, yanıtlamadı
bile!) Kimileri “benim fikrim bana kalsın” deyip anlam veremediğim bir
savunmaya geçti. Kimisi de; “yazamam çünkü, hangi birini yazayım, beni ben
yapan kişiyi nasıl yazıya dökeyim!” diyerek bu söylemiyle bile diyeceğini çok
derinden demişti. Kimisi hasta yatağında el yazısıyla yazıp, yazısının
fotoğrafını çekip ulaştırmıştı. Kimisi, “ben öyle çok şey yazmak isterim ki
bunu içinden çıkamam, size kendisiyle yazışmalarımız olan iletileri yollayayım,
oradan istediğinizi alabilirsiniz” demişti. Kimisi sağlığından dolayı
yazamayacağını, ama bir kitabında Bilge kişiyi anılarında yazdığını, hatta işin
içinden kolay çıkayım diye, sayfa numaralarını başa yazıp, olan bölümleri
sayfada belirterek kitabını imzalayıp yollamıştı. O kişi de bir başkasından
duyup anılarını paylaşmak isteyenlerdendi. Bu kitapta ki bölüm öyle okunası
ki!.. Duygusu olanı etkileyecek nitelikte. Ulaşamadığım kişilere, ulaştığım
kişilerden yardım isteyerek onların da diyecekleri olabileceğini düşünmüştüm,
sağ olsunlar ilettiler...
Bu kitabı hazırlamanın doğru
bir karar olduğunu, gelen ya da gelecek olan yazılardan anlamıştım.
Gelen yazılar beni öyle
duygulandırıyor ki, bazı satırlarda göz yaşlarımı tutamıyordum. En içten
duygularla ancak bu kadar güzel ifade edilir bir kişi... Bu kadar mı insanlara
ışık, yol gösterici olunur... Hayranlıklarını; bilgeliğini, sonsuza kadar eserlerini
yaşatacaklarını, azmini, prensipli oluşunu, kara gün dostu oluşunu, daha nice
oluşunu vurgulayarak belirtmişlerdi. Babamla ilgili, babamı tanıyan ve
bilenlerden duyduğum onca güzel sözler bir nevi yazıyla sonsuz olacak bu
kitapta...
Babamla ilgili sadece bir olumsuz
söylenti kulağıma gelmişti. Bunu bizimle paylaşmak istemiş olmalı ki, “Dinliler tarafından dinsiz, dinsizler
tarafından dinli” olarak bilinen babam henüz o kişiler tarafından anlaşılmamış,
hem de aynı candan, aynı kandan, ataları hatta tanrıları olarak bildikleri
babamı, bu kişiler söylemlerini olumsuz olarak dillendirilmişti. Söyleyen kişi
babamı tanımasa da karşı olumsuz söyleyenlerin, olumsuzluğu karşısında babamı olumlu
anlamıştı.
Aynı kandan, aynı candan
olumsuz kişiler, “Hayri Balta dinsizdir!” diyerek kötülemeye çalışmış, bunu benimle
paylaşan kişi bile burada söylenen tersliği anlamıştı. “Tanımadığım bir insanın,
dinli ya da dinsiz oluşu beni o kadarda ilgilendirmiyor!” demiş, ısrarcı
olmalarından rahatsız olmuştu.
“Siz hiç trilyonlardan
vazgeçer misiniz?” diye sormuş, “Dinsiz adam trilyonlardan vazgeçmez!” deyip sorduğu
soruyu kendisi cevaplamış, “Ben geçmem, geçeni de zannetmem. Ama Hayri Balta
vazgeçmiş. Hem de bir kuruşuna bile dokunmadan, yaşarken çocuklarına bırakmış.
Sorarım size; bu insan dinsiz olabilir mi? Kendisini tanımam, keşke tanısaydım.
Bu kadar mal varlığından vazgeçen bir insanı tanımak isterdim. Bu insanlar aynı
kandan olamaz, bu işte bir terslik var! “ diyerek aklının almadığını
söylemişti.
“Dini para olan bu insanlar, Hayri
Balta için bunu söyleyip, benim oruçlu olduğum bir dönemde benimle alay edip,
ağzıma lokma tıkmaya çalıştılar. Allah’ın varlığı ile alay ettiler, yokluğu
için ikna etmeye çalıştılar, vazgeçmemi söylediler...” Ve eklemişti;
“Asıl dinsiz kendileri...”
...
Bu kitabın çok güzel
olacağını düşünüyorum. Babamın kitapta yer alan düşünceler karşısında daha da
merak edilip okunacağını...
Babama kitaplarında ve
yazılarında eşlik ettiğim için az çok taktir edildiğinde söylenenleri,
yazılanları bilirim. Bunu duymak beni gururlandırırdı. Hatta, “S.S.S.” adlı
kitabında “Sevenler, Soranlar, Sövenler” olarak isimlendirmiş, sonrasında
da internetten bir okuru; “Aşağılık
Maymun” diyerek sövmüş ve bu yazışmaları tek tek açıklayarak, yeri geldiğinde
kaynağına dayanarak bildirmiş, saygısızlığın karşısında saygısıyla, öyle güzel
yanıtlamıştı ki... Bu söven kişi özür dilemiş ve fikirlerinin karşısında saygı
ile eğilmişti... Bu da aynı isimle babamın kitaplarından biri olmuştu. Bu da
ayrı bir meziyet olsa gerek!...
Bunlar şu an benim aklıma
gelenler. Böyle bir değerin kızı olmak gurur verici... Bu değeri, bu
hazırladığımız kitapla belki de, babamın eserleri için yaymada daha da yol
açacak.
Babamın bir gün bana; “Gün
gelecek, benim fikirlerim için kapınız çalacak!” demesi, bunu o kadar emin
olarak söylemiş olması beni mutlu etmişti. “Ve bunlardan çok para
kazanacaksınız!” diye de eklemişti.
Bu kendinden emin, mütevazi
konuşmasıyla, ileriyi görmede hiç yanılmayan babamın, inancında haklı olduğunu gün
gelecek göreceğiz.
Ben bu yolda varım!..
17 Mayıs 2016
YENER BALTA
1 yorum:
Sevgili Yener Kardeşim yazınızı okudum bende sizin gibi duygulandım. Babanızdan çok güzel şeyler öğrendim. keşke daha önce tanısaydım. Her yazdığı yazıda ayrı bir şey buldum. Sizin gibi değerli evlatlar yetiştirmiş onun gibi güzel insanın yerini doldurulacak birine rastlar mıyım bilemiyorum. Gönderdiğiniz kitapları tekrar tekrar okuyup epeyce arkadaşlara da okutuyorum ışıklar içinde uyusun güzel insan sizi seven birisi diye yazıyordum. benimle birlikte yaşayacak hiç unutamayacağım Sevgi ve saygılar
Yorum Gönder