🎈🎈🎈🎈🎈
ŞAŞKIN ÇOCUK
Annemle
sabahları parkta yürürüz. Bazen parktaki spor aletlerinde hareketler yaparız.
En çok bisiklet pedalını çevirmeyi seviyorum. Bugün de bisiklet pedalını çok
çevirdim. Annem,
“Vücudumuzun
her yerini çalıştırmak lazım.” demişti. Tüm hareketleri tamamladığında,
“Hadi
bakalım, eve gidelim. Bu günlük bu kadar yeter.” dedi.
Eve
doğru giderken yolda telaşlı bir çocuğa rastladık. Sanki bir şey kaybetmişti. Yerde
bir şey arıyordu. Sağına soluna bakınıyordu. Şaşkındı. O an bizimle burun buruna
geldi.
“Beş
liramı düşürdüm. Gördünüz mü acaba?”
“Hayır” anlamında başımızı sağa sola salladık.
Onun o telaşlı halini görünce biz de yere baktık. Görünürde para yoktu. Ağaç
dibinde yoktu. Kurumuş yaprakların arasında yoktu. Kaldırım kenarına yoktu. Park
halinde duran arabanın altında yoktu. Para uçup gitmişti anlaşılan. Biz
ilerledik. Siyah saçlı, kahverengi gözlü şaşkın çocuk arkada kaldı. Bir daha
görsem tanır mıydım? Parasını bulur muydu?
Annemle
gezmeden geliyorduk. Aradan üç-dört gün geçmiş olmalıydı. Şaşkın çocuğun
parasını kaybettiği büyük ağacın oradaydık. Birkaç kez oradan geçerken aklıma
gelmişti. Şaşkın çocuk parasını bulmuş muydu?
Tam
o ağacın altındayken geçen arabanın geride bıraktığı esintiyle beş lira ayağıma
savruldu. İnanamadım! Eğildim, parayı aldım. Annemle bir birimize baktık.
Şaşırmıştık! Bu beş lira şaşkın çocuğun düşürdüğü para olmalıydı.
Etrafta
şaşkın çocuğu görür müydük?
“Şaşkın
çocuğu nasıl buluruz anne?”
“Bilmem
ki kızım. Bekleyelim bakalım.”
“Parasını
ona vermek istiyorum anne.”
Parkla
evimizin arası her zaman yürüdüğümüz bir yoldu. Şaşkın çocuğu her geçtiğimizde
görmeyi umut ettik. Görsek tanır mıydık? O da ayrı bir konuydu. Bulduğum parayı
bozuk paraları biriktirdiğim kutuya koymuştum. Harcamak gibi bir niyetim yoktu.
Şaşkın çocuğu bulmam çok zordu. Yine de dışarıdayken şaşkın çocuğu bulmak için
bakıyordum.
Yine
bir gün annemle market alışverişine gittik. Hava çok sıcaktı. Mahallemiz
ağaçların gölgesinde serinlemişti. Güneş batmak üzereydi.
Mahallenin
sessizliğini bir evin bahçesinden gelen çocuk sesleri bozdu. Çocuklar bahçede
oynuyordu. Anneleri sohbet ediyordu. O an annemle göz göze geldik. Şaşkın çocuk
aralarında olabilir diye aklımızdan geçti. Bahçeye doğru yöneldik. Annem,
annelere,
“İyi
akşamlar” dedi. Ben,
“Aranızda
para kaybeden oldu mu?” diye sabırsızlanıp sordum. Çocuklar benim sesimle oyunu
bıraktılar. Hepsi bana baktı. Birkaçı yok anlamında başını salladı. Birkaçı da,
“Yoo,
hayır” dedi. İçlerinden biri şaşkın çocuk muydu? Sorumu bir de,
“Sokakta
parasını düşüren oldu mu?” diye sordum. Şaşkın çocuk olduğunu düşündüğüm,
“Haa,
evet… Ben beş liramı düşürmüştüm yolda. Evet, evet ben kaybettim.” dedi. Annesi
söze karıştı.
“Senin
para!..” deyip duraksadı.
“Ne
zaman kaybettin oğlum?”
“Geçen
gün dayım beş lira vermişti bana, anne. Sana söylememiş olmalıyım. Onunla da
bakkala dondurma almaya koştum. O zaman cebimden düşmüştü.”
Annesi,
“Oğlum
yalan söylemez.” dedi.
“Annem,
hiç olur mu öyle şey! Kızım, ‘para kaybeden oldu mu?’ diye sordu. Oğlunuz beş
lira olduğunu kendisi söyledi. Bu yeterdi.”
Annem,
“Paranı
biz bulduk. Onu sana vermek isteriz.” dedi. Şaşkın çocuk yine şaşırdı. Gözleri
kocaman oldu. Gülümsedi. Sevindi. Annem cüzdanından on lira çıkarttı.
“Üzerini
verebilecek misin?” dedi.
“Az
önce param vardı. Onunla da bunu aldım.” diyerek cips paketini gösterdi.
“Peki
o zaman.” dedi annem. Annesine dönerek,
“Madem
öyle, orijinal beş liran evde, size onu getirsin kızım.”
Yanlarından
ayrılırken,
“Orijinal
ne demek anne?” diye sormuştu şaşkın çocuk. Annesi,
“Senin
düşürdüğün beş lirayı kastetti” diye açıkladı.
Elimizdeki
alış-veriş çantalarını eve bıraktık. Bozuk para kutusundan kağıt beş lirayı
aldım.
“Hadi
bakalım” dedi annem.
“Dikkatli
ol.” Pencereden bana bakıyordu annem. Bahçe kapısında beni bekliyordu şaşkın
çocuk.
“Al,
bu senin beş liran.” dedim. Ona doğru uzattım.
“Teşekkür
ederim.” dedi şaşkın çocuk.
Şaşkın
çocuğun gözleri kaybettiği beş lirasındaydı. Sanırım günler sonra kavuşması
iyice şaşkına çevirmişti.
21
TEMMUZ 2018,
YENER
BALTA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder