ATEŞ BÖCEĞİ
Günün
kavuran, bunaltan sıcaklığının ardından gecenin az da olsa serinliğinde arka
bahçede dolaşıyorum. Bitkilerin suskunluğu bana huzur veriyor. Güneşin altında
nasıl dayandıklarını merak ediyorum. Kurutan, yakan, kavuran bir sıcak var
havada...
Gecenin
hayran olduğum serin karanlığında, toprağın üzerinde fosforlu bir ışık beni
kendine doğru çekiyor. O parlaklıktan, o minicik fosforlu yeşil ışıktan kendimi
alamadım! Çok çok uzakta, gök yüzünde gördüğüm, mini minnacık bir yıldız
parıltısı toprağa mı düşmüştü? Bu yanılsamama az çok tahmin ettiğim ateş böceği
dedim. İnanılır gibi değildi. Bir küçük
ışık parçası. Olabildiğince parlak, fosforlu ve yemyeşil... Bunu, böceğin
çıkardığını düşündükçe aklım almıyor, inanasım gelmiyor...
Yanına
yaklaşmamla ışığı gözümü almıştı. Tehlike olarak algıladığından ışığını
söndürdü, görünmez oldu. Fotoğrafını çekmek için makinemi alıp gelmiştim.
Fotoğrafladım. Hem flaşlı, hem flaşsız... Flaşsız, gözümle gördüğümün
aynısıydı. Fotoğraf karesinde olan siyahın tam ortasında minicik parlayan fosforlu yeşil
ışık... Flaşlıyı yazmayacağım, tahmin etmişsinizdir. Çirkin mi çirkin bir böcek...
Neyse ki
her an, her merak ettiğimizi araştırabileceğimiz ortam elimizin altında... Eşini
bulmak için ışıklarını yakarlarmış. Erkeği uçar, dişisinin kanadı yokmuş. Hatta
bir bölgede kurbağalar bu böcekleri o kadar çok yemiş ki kurbağalar da ışık
saçmış. Başka bir bölgede ağaçlarda sayısız çokluklarından, ışıkları yanıp
söndüğü için uzaktan ağaçlar yanıyor diye söndürmeye koşmuşlar. Sağladıkları
enerji %100 ışığa çevirirlermiş. Bu insanoğlunun bulduğu enerji çeviriminde
bile % 10’larda kalıyormuş. Bu mucizeyi bilim adamları henüz çözememiş.
Bir canlının ışık saçması!..
Bir canlının ışık saçması!..
Böceğin özelliğinin birkaçını
sizlerle paylaştım, meraklananlar devamına zaten bakarlar...
20 Haziran
2016
YENER BALTA