BİR SIRDI ARAMIZDA, BEN ÖLÜNCE PAYLAŞILAN
Kadınım, kadınlığımı yaşamak istiyorum. Doyasıya... Bitmez tükenmez tutkulu sevişmelerin sularında boğulmak istiyorum. Dudağı dudağıma deydiğinde, ıslaklığı her yanımı sarsın isityorum.
Gözlerimi kapadığımda, hiç aklımdan gitmeyen gecelerimiz canlanıyor bir bir gözümde, oysa ki o zamanlarda birlikte yaptığımız tek şey sevişmek derdim kendi kendime. Belki de benim ilk erkeğimdi, ilk deneyimim, ilk heyecanım.
Her gece bana sarılsın, minicik öpücükler kondursun yüzümün her bir yerine, bir sonra ki sürpriz olsun bir öncesinin ardından... Gözlerimi kapadığımda yüzümdeki mutluluk, dudaklarımdaki tebüssümle bütünleşsin, bir bir konan öpücükleri ılık nefesinde konacağı yeri beklesin...
Ne güzeldi, ne çok severdim o oyunu. Benim sevdiğimi, benim heyecanımı biliyordu ki, mutluluğum, mutluluğumuz adına her gece, her gece öpüşmelerimiz sevişmeye dönüşmesede bu oyunu oynardı benimle.
Özlem! Özlemek ne kötü, hiç gelmeyeceğini bile bile beklemek, o sıcaklığı içinde hissetmeye çalışıpta çaresiz oracıkta kalakalmak. İsteyip de yaşayamamak, o ateş sıcaklığını dokunuşlarda, ılık nefesleri dudaklarda hissedememek...
Daha ne kadar bekleyeceğim, erkeğimin erkekliğini bana hissettirmesini. Bunlar anılarda kalmamalı. Kadınım kadınlığımı yaşamak istiyorum, ilk heyecanımla.
İnsanın kendi kendine yetmemesi mi, bir dokunuşu arzu etmesi mi, bilmiyorum. Bildiğim tek şey bir elin bedenimin en gizli yerlerini keşfetmesi, beni o hazzın en doruklarına tırmandırması.
Çıldıracağım!.. Ne kadar oldu bir elin sevgi yükü ile dokunması hatırlamıyorum. Kendi kendime dokunuşlarım tat vermiyor artık. İki bedenin bir beden olduğu günlerin tadına varmışken, kendi bedenim bu yalana daha fazla kanamıyor.
Yalnızım, birazdan gelecek, anahtarını anahtar deliğine sokacak, her seferinde olduğu gibi diğerini deneyerek açacak. Onu görünce heyecanlanıyorum. Susuzluğu mu, açlığım mı giderebilir mi? Paylaşmalı mıyım gençliğini? Saflığını çalmalı mıyım? Bilemiyorum. Kirletmeli miyim o temiz yüreğini, açlığım onu ne derece bozar bilemiyorum. Ama kararlıyım, yanıma çağırıp, bana dokunmasını istemeliyim. Yoksa çıldıracağım.
Aldığı sigara paketini masama koyarken, belleğimde yeri olmayan nefesini hissediyorum, ama hiç bilmediğim o nefesi arzuluyorum. Masama uzanan kolunu yavaşça tutuyor, gözlerimle gözlerini yakalıyorum. Sanırım bu bakışımın her zamanki bakışlarımdan farklı oluşunu anlıyor. Hisediyor, çekiyor kendini benden, kolunu daha bir kendime çekerek, iri mememlerime dokunmasını istiyorum. Anlamsız bakışları, ne olduğunu anlamadan bedenimde dolaşıyor o ürkek elleri. Sadece elleri yetiyor beni titretmeye, o kadar açım ki!.. Yıllar geçti üzerinden ben bile hatırlamıyorum en sonuncusunu.
Birden kendime geliyorum, utanıyorum. Utanıyor bakamıyor yüzüme, ne oluyor, neler oluyor anlayamıyor. Utancım beni yiyip bitiriyor. Özür diliyorum ondan, defalarca... Ağlıyorum, yanımdan gidiyor uzaklaşıyor, yüzüme bakmak istemiyor biliyorum. Tiksiniyor belkide benden.
Oysa ki ne sevecen “abla” derdi bana, bir daha der mi, seslenir mi, çay içermisin diye, demlisinden...
Benden…
MAYIS 2007
Bilge Hanım anısına…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder